Kök Hücre [ Taslak ]



İÇERİK;
1. Kök Hücre Nedir?
2. Kök Hücre Gelişiminin Tarihçesi
3. Kök Hücreyi Diğer Hücrelerden Ayıran Özellikleri
4. Kök Hücre Çeşitleri
5. Kullanım Alanları ve Tedavi Amaçlı Kullanımı Sınırlayan Faktörler Nelerdir?
6. Klonlama
7. Kordon Kanı
8. Kök Hücre Araştırmalarının Etik ve Hukuki Boyutu
9.Türkiye Kök Hücre Araştırmalarının Neresinde?
10.Güncel Haberler

1. KÖK HÜCRE NEDİR?
İnsan vücudunda gündelik sağlığımız için önemli yüzlerce farklı tip hücre bulunmaktadır. Bu hücreler vücudumuzun her gün çalışmasını devam ettirmesinden sorumludurlar; mesela, kalbimizin atmasını, beynimizin düşünmesini, böbreklerimizin kanımızı temizlemesini, derimizin dökülürken yenilenmesini, ve bunun gibi işlevleri sağlarlar. Kök hücrelerin eşsiz görevi tüm bu farklı tip hücreleri yapmaktır. Kök hücreler yeni hücrelerin tedarikçileridirler. Kök hücreler bölündüğünde, kendilerinden ya da diğer hücre tiplerinden üretebilirler. Örneğin, derideki kök hücreler daha fazla deri kök hücresi yapabilir ya da melanin pigmenti yapmak gibi kendi özgün işlevleri olan diğer deri hücrelerine farklılaşabilirler.

Peki vücudumuzda halihazırda bulunan hücreler doku onarımı ya da yara iyileşmesi gibi amaçlar için hiperplazi ( hücrelerin sayıca çoğalması ) yapamıyorlar mı ?

Rejenerasyon kapasitelerine göre hücre grupları :


Tablo 3-1. Rejenerasyon Kapasitelerine Göre Vücuttaki Hücre Grupları
1. Labil (sürekli bölünen) hücreler:
•   Skuamöz epitel: Deri, oral kavite, vagina, serviks uteri epiteli
•   Kübik epitel: Pankreas, tükrük bezi, safra kanalları gibi ekzokrin organ duktusları.
•   Kolumnar (silendirik) epitel uterus-tuba-endoserviks, GIS kanal kolumnar epiteli
•   Mesane değişici epiteli
•   Kemik iliği hücreleri
2. Stabil (sessiz) hücreler: Genellikle Go fazında bulunurlar. Gerekli durumlarda çoğalırlar. Stimulus oluşursa G1'e girerler.
Parankimal epitel: Hepatositler, renal hücreler, pankreatik epitel.
Mezenkimal hücreler: Düz kas hücreleri, fibroblastlar, kondrositler, osteositler, vasküler endotel.
3. Bölünmeyen (permanent) hücreler: Mitotik aktivitelerini intrauterin dönemde tamamlamış olup postnatal hayatta bölünmezler;
  • Nöronlar
  • Çizgili kas hücreleri
  • Kalp kası hücreleri
Anonim. Hücre siklusu ve bölünme kapasitesine göre hücre grupları.Erişim:14 Mart 2013.https://docs.google.com/document/d/1r_d9lsZO0JkSCffobHiI-waN7yBXHUbRHlY49Nx31jA/preview


Telomerler ;

"DNA kopyalanmasının mekanizmaları nedeniyle her normal hücre bölünmesi her kromozomun biraz kısalmış kopyası ile neticelenir. Kopyalama işleminin doğruluğunu korumak için bazı mekanizmalar olmaksızın kromozomların uçlarına yakın genler bir çok bölünmeden sonra nihayet kaybolcak ve hücreler normal fonksiyonunu olasılıkla kesecektir.Bu problemi ortadan kaldırmak için moleküler strateji telomerleri kullanılır. Telomerler kromozomların uçlarına yerleşen kısa multipl tekrarlanan kopyalanmamış DNA (TTAGGG) dizileridir.Bununla beraber fonksiyonel genlerin çoğalmasını etkilemeden tekrar tekrar oluşabilen kısalmalar sonucu kopyalanmamış DNA bir tampon oluşturarak ard arda telomer sıralanmasının kromozom uçlarını füzyon ve kısalmadan korur.Somatik hücreler çoğaldığı zaman her telomer sırasının küçük bir bölümü kopyalanamaz ve telomerler ilerleyici bi şekilde kısalır. Sonunda bir çok hücre bölünmesinden sonra ileri derecede kısalan telomerlerin hücresel yaşlanma sürecinin sinyali olduğu düşünülür. Bununla beraber belirsiz kopyalama devirlerinin gerektiği germ hücreleri ve kök hücrelerinde ( ancak somatik hücrelerde genellikle olmaz ) telomer uzunluğu her bölünmeden sonra telomeraz denilen özelleşmiş bir enzimle tamir edilir." Prof.Dr.Uğur ÇEVİKBAŞ.(Eylül 2003).Temel Patoloji.(İstanbul.Nobel Tıp Kitabevleri Ltd.Şti.)

"Telomerler her hücre döngüsünde ortalama 50–150 baz çifti azalır . Bu telomer kısalması sonuçta, hücre bölünme sayısını kısıtlar.Hücre bölünmesinin devamlılığını sağlamak için üreme hücrelerinde, klonal gelişme gösteren lenfositlerde ve ölümsüz kanser hücrelerinde telomerlerin korunması gerekmektedir. Telomer uzunluğunun korunmasını sağlayan en bilinen yöntem, telomerlerin de novo olarak üretilmesi ve telomeri kapaması için telomerazın verilmesidir." Anonim.(2013, 10 mart).Hücre yaşlanması ve telomerler.Erişim: 14 Mart 2013. http://tr.wikipedia.org/wiki/Telomer


2. KÖK HÜCRE GELİŞİMİNİN TARİHÇESİ

Tarihte ilk olarak 1960’lı yıllarda kemik iliğinden ameliyatla alınan kök hücreler lösemi tedavisinde kullanılmıştır.
İlerleyen yıllarda vücutta dolaşan kandaki kök hücrelerin kullanılabileceği anlaşılmıştır.
80'li yılların başında, yeni doğan bebeklerin kordon kanında da kök hücrelerin bol miktarda bulunduğu ve bu hücrelerin tedavide kullanılabileceği fikri ortaya atılmıştır.
1998 yılında ABD’li bilim adamı James Thomson ve ekibi, ilk defa “insan embriyonik kök hücrelerini” laboratuarda embriyondan ayrıştırdılar ve çoğalttılar.

3. KÖK HÜCREYİ DİĞER HÜCRELERDEN AYIRAN ÖZELLİKLERİ

Normal Vücut Hücresi
1. Sınırlı sayıda çoğalabilir yada hiç çoğalmazlar.
2. Bir görevi yapmak üzere özelleşmişlerdir.
3. Bir başka hücre tipine dönüşemezler.

Kök Hücre
1. Neredeyse sonsuza dek bölünme ve çoğalma yeteneğine sahip olma,
2. Özelleşmemiş (farklılaşmamış) olma,
3. Özelleşmiş (farklılaşmış) hücrelere dönüşebilme.

4. KÖK HÜCRE ÇEŞİTLERİ

Farklılaşma Özelliklerine Göre

Totipotent Hücre (ya da omnipotent)
Embriyonik ya da ekstraembriyonik hücre tiplerine farklılaşabilen kök hücrelerdir. Bu hücreler, tüm ve yaşayan bir organizmayı oluşturabilirler.Bu hücreler yumurta ve sperm hücrelerinin kayşmasıyla oluşur. Döllenmiş yumurtanın ilk birkaç bölünmesiyle meydana gelen bu hücreler ayrıca totipotenttir.

Pluripotent Hücre
Totipotent hücrelerin soyundan gelirler.Döllenmeden sonraki 5. günden itibaren meydana gelen hücreler blastosist denilen küresel bir şekil alır. Bu kürenin içindeki hücreler vücuttaki tüm hücrelere dönüşebilecek potansiyele sahip olmalarına rağmen, artık tek başlarına tüm organizmayı oluşturacak güce sahip değillerdir. İşte bu tür hücrelere pluripotent hücre denir.Embriyonik gelişimin yaklaşık 4-5’inci günlerinde anne rahmine gömülmeden önceki embriyodan elde edilen kök hücreler.
     "Uyarılmış Pluripotent Hücre          Bu hücreler erişkin kök hücreleri ya da normal yetişkin hücreleri (eptirel vb. gibi) değildir, yeniden     programlanmış ve pluripotent yetisi kazandırılmışlardır. Protein transripsiyon faktörleri ile genetik programlama kullanılarak, insan derisinden köken alan pluripotent kök hücreler embriyonik kök hücrelere eşdeğer şekilde tanımlanırlar." Anonim.(2013, 8 Mart).Uyarılmış Pluripotent Hücre.Erişim:15 Mart 2013. http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%B6k_h%C3%BCcre

Multipotent Hücre
Anne karnındaki organizmanın sonraki gelişim aşamalarında hücreler biraz daha özel görevlere sahip olurlar ve erişkin kök hücrelerine dönüşürler.

Örneğin ;Kan kök hücreleri, kemik iliğinde bulunur ve gerektiğinde beyaz kan hücrelerine, kırmızı kan hücrelerine ve trombositlere dönüşebilir.Ya da ; deri kök hücreleri deriyi oluşturan değişik deri hücrelerine dönüşebilirler.Bu örneklerde gördüğümüz gibi bazı hücreler bazı dokulardaki hücrelere dönüşebiliyorlar. Biraz daha özelleşmiş olan bu kök hücrelere çok yetili anlamına gelen multipotent hücre denir.

Elde Edildikleri Yere Göre
Embriyonel Kök Hücresi
Blastosist adı verilen hücre kümesinden alınan hücrelerin her birine embriyonel kök hücre denir.
Embriyonel kök hücreler, kültürlerde çoğaltılarak bilimsel araştırmalarda kullanılıyor.Embriyonel kök hücreler genellikle tüp bebek ünitelerinden elde ediliyor.
Tüp bebek yönteminde başarı oranını artırmak için birden fazla yumurta hücresi dış ortamda sperm ile dölleniyor. Bu hücreler tüp bebek ünitelerindeki derin dondurucular içinde saklanıyor.Eğer biriyle gebelik oluşmazsa diğer hücre kümesi rahme yerleştiriliyor. Ancak gebelik olursa ve aile başka çocuk istemiyorsa depolanmış olan hücreler, yani embriyolar ailenin izni alınmak koşuluyla deneysel çalışmalarda kullanılıyorlar.Hızlı çoğalma yetenekleri daha fazla.
Çoğalma çeşitliliği bakımından diğerlerine göre daha zengin.Yani; farklılaşma potansiyeli oldukça yüksek.
Embriyonel kök hücrelerin telomerleri çok uzun olduğu için çok uzun süre çoğalabiliyorlar. Hatta laboratuvar ortamlarında iki yıldan fazla yaşatılabiliyorlar.

Erişkin Kök Hücresi

Farklılaşmış dokularda bulunan ancak farklılaşmamış hücrelerdir.
Her yaştaki insanda bulunur.İhtiyaç duyulduğunda bulundukları dokudaki değişik hücre türlerine dönüşüyorlar.
Erişkin kök hücreler, organizma yaşadığı süre boyunca kendi kopyalarını üreterek çoğalıyorlar. Bu hücreler bulundukları dokulardaki eskiyen, hastalanan veya ölen hücrelerin yerine yenilerini üreten yedek parça kaynakları olarak görev yapıyorlar.
Erişkin kök hücrelerinden tüm hücreler elde edilemiyor. Ayrıca erişkin kök hücrelerinin kültür ortamında yetiştirilmesi embriyonel kök hücrelerinin yetiştirilmesinden oldukça zor. Çünkü erişkin kök hücrelerinin büyümeleri ve çoğalmaları daha uzun zaman gerektiriyor.Bu olumsuzluklarına ek olarak, erişkin kök hücrelerini dokuda bulmak oldukça zor.
Tüm bu olumsuzlukları nedeniyle erişkin kök hücresi yerine embriyonel kök hücreler laboratuarlarda çalışmak için bilim insanları tarafından tercih edilmekte.

Fetüs kök hücreleri
Düşük yapan kadınlardan elde edilen ve sınırsız sayıda bölünebilip, kendini yenileme özelliğine sahip olan kök hücre tipleridir. Bu hücreler, pluripotent yapıda yani gerekli koşullar sağlandığında çeşitli hücre türlerine dönüşebilen kök hücrelerdir.Fetüs kök hücresi, farklılaşarak kromozom sayısını yarıya indirip yumurta ya da sperm hücresine dönüşebiliyor. Ancak tek başına bir organizmayı oluşturma becerisine sahip değil.Fetüsten elde edilen kök hücreler gelişimin daha geç safhasında elde edildiği için çoğalma potansiyeli embriyonik kök hücreye göre daha azdır.

5. KÖK HÜCRENİN KULLANIM ALANLARI
 - Hücre ve gen terapisi
    >Kalp damar ve akciğer hastalıkları
    >Sinir sistemi hastalıkları
    >Kas iskelet sistemi hastalıkları
    >Endokrin sistem hastalıkları
- Doku mühendisliği
 -İlaç endüstirisi

6. KLONLAMA
Klonlama; bilim tarihinde en çok tartışılan çalışmalardan biri olmayı başardı. Bazı bilim adamları klonlamanın insanlık için büyük bir gelişme olduğunu ileri sürerken bazıları da bu çalışmaları insanlık ayıbı olarak görüp kesinlikle engellenmesi gerektiğini düşünmektedir.
Klonlanmış canlı aslında çok yabancı olduğumuz bir terim değil. Tek yumurta ikizi olarak adlandırılan ikiz çeşitleri (duruma göre üçüz ve dördüz de olabilir) aslında birbirlerinin doğal yoldan klonlanmış halleridir. Anne rahminde bir zigot bölünmesinin ilk aşamalarında herhangi bir nedenle iki ayrı hücre oluşturursa aynı DNA'ya sahip iki ayrı canlı dünyaya gelir ve dünyaya gelen bu iki canlı birbirinin genetik kopyasıdır yani klonlanmış halidir.
Yapay klonlama ise dünyaya gelecek canlının genetik özelliklerinin (DNA'sının) dışarıdan müdahale ile kendi türünden başka bir canlının DNA'sı ile aynı olmasının sağlanmasıdır.
Klonlama için en çok kullanılan yönteme "çekirdek transferi yöntemi" adı verilir. Bu yöntemde ilk olarak bir canlıdan yumurta hücresi alınır ve çekirdeği çıkartılır daha sonra ise yine aynı canlıdan ya da aynı türdeki başka bir canlıdan alınan herhangi bir vücut hücresinin çekirdeği laboratuar ortamında bu yumurta hücresine nakledilir. Naklin başarılı olması durumunda oluşan bu yeni hücreye hafif bir elektrik şoku uygulanarak bölünmeye zorlanır. Bir kez bölünen hücre bölünmeye devam eder bu aşamadan sonra anne rahmine yerleştirilen embriyonun doğması beklenir. Sonuçta genetik bilgiler yani DNA çekirdekte saklandığı için doğan yeni birey hücre çekirdeği kullanılan bireyle aynı genetik özelliklere sahip olur.
Tedavi amaçlı klonlama çalışmalarında amaç klonlama sonucunda kök hücre elde etmek. Klonlama ile kök hücre elde etmeyi planlayan bilim adamları bu kök hücreler yardımı ile bir çok hastalığa çözüm bulunacağını ve daha ilerki dönemlerde yine bu hücreler yardımı ile organ üretimi ve nakli yapılabileceğini iddia ediyorlar.
Fakat burada göz ardı edilmemesi gereken şey kök hücre elde etmek için embriyonun öldürülmesi gerektiği gerçeğidir bir canlının hayatını kurtarmak yada sağlık sorununu gidermek için başka bir canlının hayatına son vermenin ne kadar ahlaki olduğu tartışma konusudur.

7. KORDON KANI
Bebek ile anne arasındaki besin-oksijen trafiğini düzenleyen yapı göbek kordonudur.Doğumdan hemen sonra bebekle beraber göbek kordonu da rahim dışına atılır.Kordon kanı, kordon içinde kalan kandır.
1980li yılların başında yeni doğan bebeklerin kordon kanında da kök hücrelerin bulunmasıyla kordon kanının da tedavi amaçlı kullanılabileceği fikri ortaya atıldı.

Kordon kanında bulunan kök hücrelerin;
Diğer dokularda bulunan kök hücrelere göre sayıca çok fazla olması,
Elde edilmesinin diğer kök hücre türlerine göre daha kolay olması,
Elde edilmesi ve saklanması sırasında diğerlerine göre daha az risk taşıması,
Olası hastalıklarda ailenin tüm fertleri için kullanılma ihtimalinin daha yüksek olması (yani doku uyum sonunun azlığı),
Atılacak olan kordonun değerlendirilmesi sebebiyle israfı engellemesi,
Kemik iliği gibi dokulardan elde edilen kök hücrelere göre farklılaşma özelliğinin daha fazla olması,
gibi sebepler kordon kanı kök hücrelerini diğer kök hücrelere göre daha avantajlı kılmıştır.
Kordonun rahimden atılmasından sonraki yaklaşık 3 dakikalık süreçte kordon içindeki damarlarda kan akışı devam eder. Eğer bu sürede kordon kanı alınabilirse özel koşullarda dondurularak uzun yıllar saklanabilir. Nitekim günümüzde bu işi yapan kordon kanı bankalarının sayısı hızla artmaktadır.
Diğer taraftan ana rahminde olmayan bir embriyonun artık büyüme ve gelişme gibi bir şansı olmayışı bu çalışmalara en azından kuramsal boyutta etiklik kazandırmaktadır.
Sonuç olarak bu durum hala tartışılmakta ve ülkeler kendi fikirleri doğrultusunda kararlar almaktadırlar.

























































0 yorum:

Yorum Gönder

Pages

oOo

-
Bu blog derleme yazılardan oluşmaktadır.
Powered By Blogger
Blogger tarafından desteklenmektedir.